Kış Masalı - eleştiri

Tiyatro Öteki Hayatlar, 2007/08 sezonunda sergiledikleri oyunları ile dikkatleri yine üzerlerine çektiler. Grubun iç dinamiğini seviyorum. Kendileri yazıyorlar, yönetiyorlar, oynuyorlar. 'Öteki Hayatlar' ın bütün oyunlarında grup içi paylaşım en üst noktada oluyor. 'Kış Masalı' H.Can Utku' nun yazdığı bir metin. Psikolojik gerilimi bol; basit gibi görünen cinayet konusu yabancısı olmadığımız bir öyküyü oluşturuyor. Bu oyun Hollywood film senaryolarından farksız. Metin çok güzel bir sinema senaryosu olabilir; fakat tiyatro oyunu olmaktan çok uzakta duruyor.

Konu

Oyun, Bolu Dağı'nda bir dağ evinde bir araya gelen 5 kişinin öyküsünü konu alıyor. Eskiden çok iyi dostlar olan "Sema, Mahir, Aynur" olayın baş kahramanlarıdır. 'Mahir' ve 'Aynur' evliliklerinin sağlıklı yürümemesi yüzünden bir dağ evinde yaşamaya başlamışlardır. 'Aynur' yaşadığı psikolojik rahatsızlık yüzünden yaşamdan iyice kopmuştur. Düşünsel anlamda başarılara imza atan 'Mahir' de kalbindeki aşktan dolayı 'Aynur' u tedavi etmek için o' nu Bolu Dağı' ndaki bir dağ evine hapseder. 'Nuriye' ve 'Yaşar' la birlikte kabuklarına çekilerek, toplumdan kopuk bir hayat yaşamaya başlarlar. Ve bir gün 'Aynur', eşinin de yakınen tanıdığı 'Sema' ya mektup yollar. 'Aynur' yardıma ihtiyacı olduğunu yazarak, 'Sema' dan yardım ister. 'Sema' bu talebi geri çevirmez. Bütün işlerini bir kenara bırakarak Bolu'daki dağ evine gider. Evde bir takım cinayetlerin yaşandığına tanık olur.

Oyunun konusundan da anlaşılacağı üzere, oyunda 'psikolojik gerilim' en üst safhada. Gerçek anlamda sağlam bir öykü ile karşı karşıyayız. Ama sinemografi işin içine giriyor. Öyküde bahsi geçen kişilerin ölüm yerleri, anları; öldürenin gizli sureti muhakkak sahnede olmalı. Bu olaylar düz anlatılıp geçilmez. Bunları da yapmak pek mümkün görünmüyor. Eğer bu anlatılanlar gösterilirse oyundan kopmalar olur. Asıl konu dağılır. Keza evde işlenilen 'Yaşar' cinayeti de anlattığım örgü içinde sadece sözcüklerde kalıyor. Görselliğin illa ki şart olduğu bir oyundan bahsediyoruz. Fakat bu yönü ile oyun çok fazla zayıf kalıyor. Oyuncuların üzerlerine yüklenilen gerilim dolu ifadeler, onların rollerine yabancılaşmasına sebep oluyor. Örneğin 'Nuriye' nin ölen çocuğundan sonra verdiği tepkiler anlamsız? Bir anne ölen çocuğunun ardından bu kadar tepkisiz kalabilir mi? Sadece gözleri açık, şaşkın tepkiler veren; ulu orta her şeye çığlık atan oyuncular. Yöneten H.Can Utku' nun oyunu sil baştan ele alması lazım.

Teknik Ekip

Oyunun broşüründe 'dekor/kostüm' , 'ışık' ibareleri neden yok? Broşürde yöneten, oyuncular, yöneten yardımcıları ve afiş - broşür tasarımcısı yer almış. Bir eksikliği de broşürde yaşıyoruz. Artun Özsemerciyan' nın 'afiş - broşür' tasarımını yeniden ele alması lazım. Ben hemen dekorun çok basit kaldığını söylemek istiyorum. Mesela o koltuğun durduğu yer sahneyi bütünüyle kapatıyor. Çalışma masasının ve masanın dolapçıklarının görünmesi gerekirdi. Kostümlerde de çarpıklıklar var. Örneğin Pelin Doğru' nun oyun boyunca ayağından çıkarmadığı çizmelerine takıldı gözüm. Rengi kötü bir defa. Üzerindeki kot pantolonla uyum sağlamamış. Oyun süresince o çizmelerin ayağında kalışına hayretle baktım. Uyurken bile çıkmaz mı çizmeler?

Oyuncular

'Sema' rolünde izlediğimiz Pelin Doğru beni bütünüyle şaşırttı. Rolüne psikolojik olarak hiçte hazır gözükmüyor. Oyun boyunca gereksiz yere atılan çığlıkları; olmayacak yerde süren ve bitmek bilmeyen ağlamaları 'Sema' karakterinin ruh halinin bizlere yansımasını engelliyor. Karakterin ağlaması elbette doğal; fakat ne söylediğini anlayamayacağımız kadar süren bir ağlama seyirciyi oyundan koparır. Ki öyle de oluyor. Silahla 'Mahir' i öldürme sahnesi hiç mi hiç olmamış. Baştan çalışmak lazım bu sahneyi. 'Mahir' rolünde Artun Özsemerciyan' ı izliyoruz. Konunun sinemografik oluşu o' na hiç yaramamış. Konu o' nun üzerine yoğunlaşıyor. Ama bizleri şüphede bırakacak bir iz, delil olmadan sürüyor bu durum. Özsemerciyan fevkalade güzel oynuyor rolünü. Soğuk kanlı konuşmaları, rahat tavrı belki de oyunu kurtaran kişi olmasına neden oluyor. 'Aynur' karakterini canlandıran Deniz Hande Karaman iyi bir oyuncu olma yolunda. Özellikle de diyaloglardaki gerilim dolu ifadeyi iyi yansıtıyor. 'Kış Masalı' şarkısını öyle içten söylüyor ki, insanın düşüncelerini alıp götürüyor.

'Nuriye' rolünü Gülçin Kaya / Güneş Mermer dönüşümlü oynuyorlar. O gün o rolü -tam olarak bilemiyorum- Gülçin Kaya oynadı. Oyun boyunca gözlerinin açık kalışı; şaşkınlığı, olaylara karşı şok oluşu yansıtamıyor. Bir defa oğlu ölen anne öyle mi tepki verir? Aslında burada yönetenin hatası var. 'Yaşar' da Ufuk Karagöz başarılı.

Tiyatro Öteki Hayatlar, 'Kış Masalı' nı bir kez daha çalışmalı. Oyunun her bölümü eksik. Oyunun tiyatroya uygun hale getirilmesi lazım. Ya da bu yapılamıyorsa bile oyun mutlaka görüntülerle desteklenmeli. Eleştirmen olarak H.Can Utku' nun diğer oyunlarını ve yöneten anlayışını aradım, ama bulamadım.

Oyun, Beyoğlu Oyuncular Kahvehanesi Cem Safran Sahnesi' nde.

 

Yaşam KAYA

Tiyatronline - 23/03/2008